3 Şubat 2009 Salı

BARIŞ MANÇO MODA 81300


Barış Manço'yu anma günleri bu günler. Aslında sanırım Manço, 2 ocak doğumlu ve biz onu doğum gününde anıyoruz.Kendileri bizim komşumuz olurdu..O nedenle, ne zaman o "Barış Manço 81300 "dese hep içimde sanki mektuplar bana gelecekmiş gibi heyecan duyardım..Nedense işte çocuksu bir durum..Bir programına katılmışlığım bile vardır..Arada onu sokaktada görmüşümdür..O zaman ilginç gelirdi..Fakat bence özel hayatı ve sahnedeki duruşunu karşılaştırdığımızda gayet ciddi duruyordu özel yaşamında..Hatta fazla ciddi..Dışarıda bile şalvar giyerdi..Zaman geçtikçe ve ben kişilere ve olaylara biraz daha farklı bakmaya başlayınca, çocuklarla yaptığı diyaloglardaki başarı ve samimiyet çok dikkatimi çekerdi.Çünkü çocuklar hemen hissederler iyiyi kötüyü..Çocuklar onu çok severdi..Derdim ki ; farklı hatta marjünal kılık kıyafeti; devasa yüzükleri, erkekte uzun saç olayı.. O dönem Türk milleti tarafından kabul edilmesi çok zor olan durumlardı bunlar..Yani bu tip klişe yorumlarla gayet kolay bir şekilde insanlar harcanabilirdi bir kalemde..Ama nedense o tam tersine Türk Milleti'nin çok sevdiği sanatçılardan biri idi..Bir de bu şekilde kabul edilen Zeki Müren var bana göre..O aslında hepten farklı idi ama Türk milleti onu da çok sevmişti..


Barış Manço'nun şarkılarının sözleri ise zaman içinde dikkatimi çekti..Aslında bayağı protest sözlerde var içinde..Helal para kavramı, namusa yan gözle bakmamak, paylaşımın önemi vs vs..Müzikler ise gerçekten güzeldi..Ve gün geldi bu çok sevilen adam ansızın beklenmedik şekilde öldü..Hereks şaşırdı..Kimse bunu aklına bile getirmezken bu kadar ani bir ölüm şok etti insanları..Hatırlıyorum finallerimin dönemi idi ve ben sabahlara kadar ders çalışıyordum..Bir gece yine çalışa çalışa sabah etmiştim..Sabahleyin ise evimizin bulunduğu caddeden geçen tüm arabalarda o kadar erken bir satte bangır bangır Barış Manço çalıyordu. Önce bir anlam veremedim..Ama şunu düşündüğümü hatırlıyorum; Bu kadar farklı arabalardan neden Barış Manço çalıyor? Sonra bir arkadaşım aradı sabah sabah.."Manço ölmüş" diye.."Şok oldum..Sanki çok tanıdığımı kaybetmiş gibi hissettim kendimi..Ardından inanamanın verdiği bir gerginlikle televizyonu açtım. Tüm haberler, tüm kanallar konuya geniş yer ayırıyordu..Uyuyan annemi ve kardeşimi kaldırmaya çalıştım.."Anne, murat hadi kalkın" diye..Murat top atsan asla uyanmaz..Ama benim "Murat kalk hadi Barış Manço ölmüş kalk" dememle birlikte "şaka yapıyorsun" diye yataktan fırladı..Annem ağlamaya bile başlamıştı..Sonraki günler Moda'dan bir insan seli geçti. Her gün tepemizden yayın helikopterleri geçiyordu..Böyle bir saygıyı bir sanatçıya karşı Türkiye; daha hiç yaşamamıştı. Ve bence uzun bir zamanda yaşayamayacak zaten..


Evinin önü uzayan kuyruklarla dolup taşıyordu..Hepimiz anı defterlerine yazıyorduk onun..Notlar asılmıştı kapının her tarafına..."Unutmayacağız" yazıyordu çoğunda..


Hakikaten de öyle oldu.."Unutmadı" Türk halkı onu..Bu büyük sanatçının; bugün 10. ölüm yıldönümüydü..Ve Moda'dan bir vapur kalktı Kanlıca'ya.İçi hınca hınç Manço sevenler, sanatçılar çocuklar, gazeteciler ve televizyoncularla dolu.Mezarlığı ziyaret edilecekti..Organizasyon çok güzeldi bence..Barış Manço'nun adının verildiği bir şehir hatları vapuru tahsisi edilmişti..İçine ses sistemi ve müzük sistemi kurulmuştu..Kurtalan Ekspresi , Manço ile söyledikleri şarkıları seslendirdiler..Hepsi çok iyi birer müzük adamı olmalarına rağmen bana öksüz kalan çocukları anımsattı..Akın akın insan geldi vapura..Diğere yolcuları beklerken düsündüm..Bu insanları hiçbir kuvvet sabahın bu saatinde buraya getirtemezdi..Tamamen kendi istekleri ve hiç bir çıkarsız hepsi buradaydı.Sadece unutmadıklarını göstermek için..


Vapuru İDO'nunorganize ettiği ve içinde verilen sınırsız çay , poğaça, simit, ve irmik helvalarının organizayonu tamamlayan yan unsurlar odlugunu belirtmek isterim..Onları gerçekten tebrik ederim..Çok güzeldi herşey..


Sonra vapur şarkılar eşliğinde yanaştı Kanlıca iskelesine..Önce kameramanlar ardından da yolcular indi..otobüs ve taksilere binilerek mezarlığa çıkıldı..Orada dua edildi..Sonra tekrar vapura bindik..Bu sefer cd eşliğinde mançonun şarkıları çaldı..O zaman hüzünlendim , mutlu oldum , daldım gittim ve en önemlisi düşündüm..


Ne güzel bir vapurda bir amaç için hiç hesapsız bir araya gelen insanlarla müzik dinlemek..Ve de ne güzel bir sanatçının ölümünün 10. yılında hala unutulmamış olması ..Ne güzel bir sanatçının şarkılarının hep birlikte söylenebiliyor oluşu..Onu göremeyen nesiller bile vardı vapurda ve onlarda eşlik ediyordu vapurda..Ne güzel arkadaşı eşek derken iki tane koca yetişkin insanın dans edebilmesi..Ne güzel bir sanatçınının böyle anılıyor olması..


Ben bir sanatçı olsam çok kıskanırdım bu durumu. "Allah'ım bana nasip olacak mı bu sevgi ?" diye..Herkes sevmek zorunda değil ama herkesin yaptığınız işin ciddiyetini anlayıp size saygı duymasıda çok önemli. Ona saygı duyuluyor..O kadar onur verici ki..


Böylesi sevgiler herkese nasip olmaz..Bu sevgiyi hak etmiş olmak için çok önemli işleri çok büyük bir samimiyetle yapmak lazım bence..Samimiyetini hissedenler ise asla sizi bırakmazlar..sizin dediklerinizin anlaşılmış olmasını gösterir bu..Yaptıklarınızın boşa gitmemiş olduğunun da göstergesi aynı zamanda.


Yani illa sanatçı olmaya gerek var mıdır peki? Biz normal insanlar olsak da bize nasip olur mu bu tip sevgiler? Bence olur..İşini iyi yapan, karşısındakini kırmayan, gerçekten samimi ve gerçekten iyi olmak en önemlisi ilkeli olmak sağlar gibime geliyor da herkes kendisini bu kadar anlayacak bir insan topluluğunu bulabilir mi işte bunu bilmiyorum..


Umarım Allah herkese bu tarz sevgileri nasip eder.

Hiç yorum yok: