30 Aralık 2008 Salı

2009 için

yeni yıl geliyor..bir yıl daha bitti..Ve klasik olacak ama ben geçtiğimiz yılı pek hatırlamıyorum..Böyle kişisel almanak gibi birşey yapayım mı peki? Belki yaparım..Bazen bunu yapınca kendimi zavallı hissediyorum da..Boşa geçmiş gibi oluyor..Sonra o yapamadıklarıma bakıp bu sene şunu şunu yapıp daha az boşa vakit geçiricem gibi hedefler koyuyorum kendime ..Sonra o hedeflerin çoğunu yapamayıp ardından da küfrediyorum kendime..Kısır döngü anlayacağınız..

Şimdi bayanlar ve baylar..2009'dan sadece basit bir dileğim olacak..2008'de Allah'ım başıma bir felaket getirmediği ve hala sevdiklerimle birlikte olduğum için çok çok teşekkür edip şükür ediyorum..2009'da bunun devamını dilerken sevgi ile çoğalmayı diliyorum..EEE 2009 kova burcunun yılı ..Heyyyt be tüm ömrümm bu anı bekledimm..( bu da iyi yalandır yani..bu horoskopda 12 burç var.Sırası ile gidiyor bu senenin burcu olma durumu..Geçen senede oğlaktı..Bu sene kova..Gelecek senede balık..Ee Horskoptada bu üçü birbiri ardına değil mi ya..)

Neyse buna fazla takılmadan gene de iyi enerji gönderiyoruz evrene ki bize geri gelsin diye..Unutmayalım umudumuz kaybetmek yok..Bir de bizi elinden geldiğince sıradan ve kötü düşünceli hale getirmeye çalışan bu düzende elimizden geldiğince iyi insanlar olarak kalmaya devam edelim...

Hepimize mutlu yıllar...

Magazinin kodları ..Ay pardon magazinin akrabaları

Ben magazini seviyorum..Biraz tabi algılarımın açıklığı ve bir zamanlar bu ortamların bizzat tam da içinde olmamın verdiği bir müthiş bir bilgi akışı var..Neyse..Bugünki konum benim bir zamanlar fanatiği olduğum ;şimdiki zamanda da gerçekten zeki ve sevimli bulduğum bir televizyon karakteri; Okan Bayülgen...

Okan'ı severim ben..Zeki ve hınzır bulurum..bir zamanlar çalıştığım noktada çok sık karşılaştığım bir kişilikti kendisi.Yani konuşmuşluğum veya özel bir dostluğum yok..Sadece ben üniversitedeyken katıldığı bir ödül töreninde karşılaşıp çocukca bir kendini gösterme telaşı içine girmiştim.O kadar yani..

Neyse kendisi şimdi evleniyor..İlk önce geröekten garip buldum durumu..Belki bu kadar garip bulmayabilirdim ama kendisininde hep yadırgadığı bir olayı şovlarında kendisi bile yapmaya başlayınca "tamamdır dedim bu adama birşey olmuş" Şaşırdığım durum; kendisinin gece şovunda durmaksızın özel hayatının kodlarını ele verecek sinyalleri göndermesi..Belki açıkca evlenicem demiyor ama "ben artık başı bağlı bir adamım" diyor.Belki çocuğum olacak benim demiyor ama " sevgilim bu fotoğrafı çocuğumuzun ruh durumuna göre odasına koyarız" diyor..O zaman bende " bu ne lahana bu ne perhiz" diyorum..Çok tuhaf..Yıllarca bunu eleştirdi..Özel hayatını sözde elinden geldiğince gizlemeye çalıştı.Peki o halde şu anda yaptığı ne oluyor ki?

Bu durumu birkaç başlıkta özetleyebiliriz gibime de geliyor benim..Ya Okan yaşlandı..Bu şekilde ilgi görmek istiyor.Ya Şirin'e gerçekten çok aşık ve durumun ilk sarhoşluk anında veya Okan'ın geceyarısı şovu beklenen ilgiyi çekmiyor ve o nedenle dikkati çekmeye çalışıyor.

Ama en garibime giden geçtiğimiz hafta Sabah gazetesine verdiği röportaj..Orada çocugunun 25 günlük olduğundan tutun düğün tarihlerine ;düğün tarihlerinden tutun balayı programlarına kadar bahsediyor ve beni dumura uğratıyor..Ardından da beni gerçekten şaşırtan şu cümleyi kuruyor."Şu anda Şirin'le ilgili bir şüphem yok ama kendime uzun yıllar için yasak koydum,boşanma kelimesini ağzıma almamak üzere"

Şimdi ben Şirin olsam çok üzülürdüm bu lafa..Demek ki bir ihtimal hep olabilir bu durum diye..Yani bu gerçek tüm insanlar için var ama bunun dile getirlmesi olayı çok sıradan bir hale getiriyor..Yani bizlerden herşeyi çok sıradan olarak algılamamız isteniyor.Boşanabiliriz ; ee ne olmuş diye..İşte ben buna karşıyım..Bir de toplumdaki rol modeller bunun daha kolay telaffuz edince daha da kolay gibi düşünülüyor herşey..Okan bunu boşanmış bir aile çocuğu olduğu için telaffuz etti..Yani belki iyi niyetli etti o lafı. Çünkü benimde boşanmış aile çocugu olan bir kaç arkadaşım oldu..Onlar hep şunu savunurdu.."biz asla çocuğumuz olursa boşanamayız" Bende nedenini merak ederdim.."bizim yaşadıklarımızı yaşamasın onlar derlerdi..Şimdi Okan da cocuğu aynı yollardan ve düşüncelerden geçsin istemiyor..Anlıyorum ama hamile bir kadınında bunu gazeteden okuması düşündürücü hatta tehlikeli olabilir gibime geliyor..

Tabi bu röportajı okuduktan sonrada kesin dedim Osmantan ile Ebru ayrılırlar yakında..Ve bugün gazeteden okudum ayrılmışlar..Aslında bu magazinin kodları hep aynı..Kodlar basit, tipler farklı..Ve hepsi uzaktan yakından birbiri ile akraba:)))

28 Aralık 2008 Pazar

AMİN

Bugün bir arkadaşımın yeni doğmuş bebeği için düzenlenen bebek mevlidi vardı. Bu dostum benim çok ama çok eski bir dostum.Aslında eskiden daha çok konuşuyorduk, buluşuyorduk,eğleniyorduk.Sonra o evlendi.Hayatı değişti. Şimdi de bebeği oldu.Hayat hepimiz için farklı.Benim içinse hala aynı sanırım..Neyse bugünkü konumuz bu değil.. Konumuz birilerinin birileri için birşeyler dilemesi..

Ben etkilenirim dualardan,manevi anlardan.. Bir de yeni bir özelliğimi daha keşfettim..Gün geçtikçe daha çok etkileniyorum..Hatta ağlıyorum bile..Çaktırmadan tabii.Bugünde duanın bir bölümünde hocanın okuduğu ve herkes için dilediği bazı şeyler vardı..Aslında krizin etkileri bile hissediliyordu duada..İşte ne bileyim; işsiz olanlara iş, evi olmayanlara ev, borçlulara....Yani anlayacağınız duların içerikleri bile değişebilir dönem dönem.

Ama birde klasik bir kısım var..Çocuğu olmayanlara çocuk, eşi olmayanlara eş gibi.. Bizimde bir arkadaşımız var..O da çok istemesine rağmen çocuğu olmuyor..Ama denemeleri var..Arkadaşımızın bebeğini onun kucağına verdiler..Çocuk isteyenler kucağına alsınlar diye..Sonra eşi olmayanlara eş dediler..Herkes gene amin dedi..Çocuğu olamayana çocuk dileği kısmında annem hemen arkadaşımı düşünüp dua etmiş; dilerim onunda bir cocuğu olur diye..Eminim o da beni hatırlamıştır evlilik kısmında..Zaten bu aralar tutturmuş.."Kızım sen kova burcusun..Bu sene senin yılın..bu sene evleneceksin..zaten bende çok istiyorum bunu...Gör bak.." deyip duruyor..Başka bir arkadaşımda duadan çıkarken.."Ben bu sene bebek düsünmüyorum seneye umarım "dedi..Herkes bir ağızdan amin dedi..Sonra ekledi.."Ama önce duru evlenecek dedii.2009 da onun düğününü yapacaz" dedi..Gene herkes amin dedi..

Şuna inanıyorum ben..Allah'ın işine karışılmaz.Herşey onda kayıtlı..Sırası geldiğinde herşey oluyor..Ama başkası için dua etmek çok ayrı bir durum..O, güzel bir durum..Enerji yolluyorsun evrene..İyi dalgalar ve umutlar gönderiyorsun.. O dalgalar, sonra o kişiye geri geliyor..Sende nasipleniyorsun hatta..İyi şeyler dilediğin için..Hatta derler ya; düşmanın için bile iyi dileklerde bulun diye..

Özetle bugün iyi şeyler dilendi..Ne kadarı gerçekleşecek bilemiyorum..Ama şu bir gerçek ki herşey iyi şeyler dilendiği için daha iyi frekanslar halinde oluşacak..

16 Aralık 2008 Salı

hüzünlüyüm sadece...

Bu ara hüzünlüyüm..Bir derdim yok..Büyük bir hastalığım yok.Ailemin fertlerinde bir sorun yok.Onlar da sağlıklı.Krize rağmen idare ediyoruz . Hayat standartlarımızda bir düşüş yok.İstediğim kıyafetleri alabiliyorum.güzel yerleri gezebiliyorum.Ve tüm bunlar içinde Allah’ıma şükrediyorum..Gerçekten bana ve aileme sunduğu tüm imkanlar için çok ama çok minnettarım..

Ama, fakat, buna rağmen diye bir cümle gelecek benden şimdi..Ama, fakat, tüm bunlara rağmen hayatımda bir şeyler eksik..O, eksik hayatımda.Ben onun kim olduğunu bilmiyorum.Nerede olduğunu, hangi işte çalıştığını,ailesini, karakterini ve bunun gibi tüm detayları bilmiyorum.Onu bulabileceğimi de bilmiyorum.Karşıma çıkmadığı için de kendimi en kötüsüne de hazırlıyorum..Bulamayabilirim diye onu..Hayatta bu şansın olmayabilir diyorum kendi kendime..Başka şeylerle idare etmek durumunda kalabilirsin diyorum kendime..Konuşuyorum kendimle..Aslında ben onu arayarak vakit kaybedenlerden onu bulduktan sonrada hayatın merkezine onu koyabilecek bir insan değilim de…mutluluğun o olmadığını da çok iyi biliyorum..Hayatta buna üzülmenin çok aptalca bir durum olduğunu da biliyorum..ama bir yanım yok benim..Ben artık hüzünleniyorum..Bulmak için hiç acele etmedim..Karşıma çıkmasını bekledim.Şartları zorlamanın anlamsızlığını hep ilke gibi benimsedim..olacaksa olurdu bana göre..Ben ancak geciktirir veya hızlandırırdım..Akacaktı zaman ve onu getirecekti bana..ama gelmedi işte..Gelmemek için de diretiyor..Gelme o zaman diyorum..Gelme…Ama o zamanda yalnız olduğumu düşünüyorum..Zaman geçtikçe daha yalnız..Yapayanlız..Paylaşımlarımın olmadığı bir yalnızlık, sinemaya yalnız gitmenin yalnızlığı,okuduğum kitaplarda yalnızlık vs vs…Bitsin artık istiyorum..

Sus yalnızlık….
Sesini duymak istemiyorum
Bırak beni artık.
Yalnız çöllere git
Yalnız gecelere git..
Sadece sus sen.
Ümidim konuşsun
Artık onun sırası geldi…
Onunla beni baş başa bırak.
Anlatayım ona..
O da çağırsın beni kendine

bir bayram günü...

Çok uzun bir zaman sonra bayramda ilk kez sinemaya gidebildim..Nihayetinde yani..Tabii çoğu arkadaşımın bayramda aileleri ile programı vardı.O nedenle onları çağıramadım..Bazılarının bebekleri oldu..Dışarıya çıkamıyorlar.Ben de attım kendimi dışarı.Keyfime bakayım dedim..Önce hüzünlendim biraz . Aslında kendimi eğlendirmeyi çok iyi bilen biriyim ben.Ama bu aralar ben kendimi biraz yalnız hissediyorum..Kendimi oyalıyorum ama..Evde de; işte de,sokakta da,özelimde de kendimi yalnız hissediyorum.

Bayram günüde böyle hislere kendimi kaptırmak istemedim.Gittim arabama..Önce kuaförüme gittim..Kimse ile buluşmayacaktım ama kendime güzel olmak istedim.orada kendimi güzelleştirdikten sonra sokağa attım kendimi.Kendime bir hediye aldım. Nine West’e uğradım.Zaten uzun zamandır indirimdeydi. Daldım içeri.Önce eldivenler sonra ayakkabılara bakayım derken çanta tutkum depreşti. Hani bazı kadınların ayakkabı tutkusu vardır ya..Bendeki karşılığı ise çanta..Bir gece çantası aldım.Yılan derisi görünüm verilmiş bileğe takılan bir model..Nerede kullanacağımı bilmiyorum ama olsun işte..Sanki geceleri dışarıda sabahlarmışım gibi..

Sonra sinemaya yöneldim..Zaten biletimi önceden almıştım.Tabii ki tahminleriniz doğrudur..Issız adama gittim.Son zamanların ünlü filmi, çok konuşulan filmi,en en filmi..
Müstehzi bir gülüşle izledim filmi ben.Severim Çağan Irmak’ı ben..Hatta gizli bir hayalim bile var onunla ilgili..bir gün ben sokakta gidiyorum ve onu beni görüyor..Yüzümdeki anlam çok hoşuna gidiyor..Bakıyor bana ve şunu düşünüyor: Ne kadar anlamlı ve asil bir surat..Ve sonra perdede benim dönemim başlıyor..Ne hayal ama..

Film hakkında ne düşündüğüme gelince..Aşırı aşırı beğenmedim ben.Özellikle oyunculukları çok amerikanvari buldum.Melis Birkan’ın gülüşü çok yapmacık geldi bana.Cemal Hünal’ın oyunculuğu hakkında da fikirlerim var.Ama Ulak filmini izlemedim onun..forumlarda çok beğenildiğini okuyorum.Gördüğüm filmi ise Issız adam , diğeri de Asi dizisi.İkisinde de performansını beğenmedim.Çok soğuk , kesik kesik konuşuyor.Dekor ve giyim kuşam olayları yani olayın sanat yönetmenlik kısmına bittim..en sevdiğim oyunculuk yıldız Kültür’e ait..Alper’in annesi kendisi filmde..Her türlü duyguyu o kadar başarılı verebildi ki..onu da zaten çok beğeniyorum.

Tabii ki filmin son on dakikası en iyi kısmıydı.Özellikle Ada’nın söylediği “Sen karda üşüyorsun ve uyumaya çalışıyorsun..Ama aslında ölüyorsun ve farkında değilsin.” Bu cümleye bittim..Bir de Alper’in pişman oluşu..Biraz içime dokundu..Niye böyle oluyor diye genelde diye..Niye hep kaybettikten sonra kıymetini anlıyoruz bazı şeylerin ve bazı kimselerin..Tabii herkes bir şeyler buldu kendinden filmde..Bende dahil..Bende birini hatırladım..Ve o birisinin de eğer ki bu filmi izlerse beni hatırlamasını dileyerek ve isteyerek..Fakat o zamanlarda iyi durumda olmayı diledim..Hem de her anlamda.