17 Mart 2009 Salı

GÜNEŞİ GÖREMEDİM


Geçen cuma akşamı arkadaşlarla buluştuk..Bir sinemaya gidecektik.İstediğimiz filme yer bulamadık.Bizde Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği Güneşi Gördüm filmine gitmeye karar verdik.Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yaptığım yorumların çoğunun benzeri eleştirmenlerden duydum ve de okudum.. O zamanda anladım ki ben iyi ki iletişim okumuşum ve detaycı gözüm halen daha işlemekte..Neyse filmi izlemeyenler buradan sonra fazla devam etmesinler çünkü filmi anlatmaya başlıyorum..(zaten bana hiç yorum yapan da olmadığından dolayı kimsenin film keyfini bozmuş da olmam sanıyorum) Film Kürt kökenli bir ailenin terör nedeni ile evlerinden ayrılmaları ile başlıyor.Yan unsur olarak ailenin diğer fertleri var tabi.Eşcinsel duygulara sahip kardeş, üzerine kuma getirilme korkusu ile oğlan çocuğu doğurmaya çalışan bir anne, çocuklarından biri terörist diğeri Türk ordusunda asker olan bir baba, sakat çocuğuna,terörist oğluna ve askerlliğini yapan oğluna üzülen bir anne..Liste uzar gider..Köylerini bırakıp gelen aile şehirde darmadağın olur.Hastaneye kaldırılan anne,sefil olan hatta bakımsızlıktan ölen çocuklar,eşcinsel kimliğini keşfeden bir genç,katil olan bir ağabey,mülteci olarak Norveç'e geçmeye çalışan bir başka aile ; geçtikten sonra yakalanışları vs vs..Yani anlayacağınız nereden tutsanız melodram..Evet etkileyici noktaları var. Bu kabulum..Özellikle çamaşır makinesi sahnesi gerim gerim gerdi beni..Sonra kana damlayan süt,balıklarla birlikte yerde can havli ile zıplayan ramo,galata köprüsündeki karşılaşma,müdireye yazılan mektup..Ama işte birşeyler eksik..Ne olduğunu tam bilememekle birlikte bunun mesaj kaygısının çok fazla olmasından kaynaklandığını düşünüyorum..O kadar çok mesaj var ki filmde..Didaktik bir tarz ve insanın üzerine üzerine gelen ve boğan işaretler..Benim en sinirlendiğim durum ise Norveç ile Türkiye'nin filmde durmaksızın kıyaslanması..Tabiiki Norveç gibi sosyal bir devlet olmalıyız..Bizde herşey dört dörtlük değil. Bunu iddia etmek gibi bir salaklık yapacak halim yok.Ama kıyaslandığımız ülke ilede çok önemli bir farkımız var..Onlar kaç nüfuslu Allah aşkına.Yani küçük bir ülke ile 75 milyonluk bir ülke kıyaslanıyor filmde..Bu anlamsız.Tabiki bu film birçok ödülle festivalerden dönecek.Tabiki Euromages'den aldığı fonun hakkını verecek! Ama bu biraz adil olmuyor.Sonra sinirlendiğim bir unsurda filmde hiçbir noktada terörist kelimesinin geçmemesi.Devamlı dağa çıkmak,dağdan indirmek ifadesi kullanılıyor.Bir de filmin sonunda istatiki bilgiler verilince dikkatimi bir kelime daha çekti.Deniyorki: Şu kadar bin kişi iç kavgada şu kadar yıldır hayatını kaybetti.Ne iç kavgası kardeşim ya? Ben milliyetçi bir kişi değilim, bağnaz değilim, eleştiriyi severim ama bu ne ya?.Ne kavgası? Ne içi? Bu hep terördü..Dış odaklı, iç odaklı,doğudan, batıdan kuzeyden, güneyden..Bunu adı terördü..Bu kadar işte.T-E-R-Ö-R! Buna son derce sinirlendim..Bu IRA'nın yaptıkları bu ETA'nın yaptıkları içinde geçerlidir.Filmin beğendiğim yanları ise iki tanımadığım oyuncuya ait.Eşcinsel bir Kürt kökenli genci oynayan Cemal Toktaş harika..Birde ismini bilemediğim çocuk oyuncu.Mahsun'un kızlarından birini oynayan ve filmde spastik özürlü kız karakterini canlandıran küçük oyuncu ; film boyunca gerçekten spastik çocuk izlenimi uyandırdı bende.Fakat sonradan öğrendim ki bu kız sapasağlam bir kızmış..Yani duruşu, bakışı,çıkardığı seslerle bende onu herkes gibi spastik sandım..Gerçekten başarılıydı.



Son olarak Beyaz Melek'ten daha başarılı ama Mahsun'un bence yolu daha çok uzun...

2 yorum:

moda tasarım stil dedi ki...

yazını çok beğendim bende bu görüşler içerisindeyim..
film çok fazla mesaj vereyim derken dağılmış..mahsunun yönetmenliği o kadar da başarılı değildi..

capdelicino dedi ki...

çok sevindim..en sonunda benimle bu konuda aynı görüşleri paylaşan birileri varmış